sinir küpü

30 Temmuz 2010 | | 0 fikir

sinir küpü de zeka küpü gibi bir şeydir..

deli ediyorlar çünkü. yaz okulu başlayalı 4 hafta oldu, zaten 6 hafta, benim hala kaydım tamamlanacak..

kayıtlar üç gündü, ingilizce bölümü, ingilizce dersleri kayıtlarının son gün açılacağını açıklamış. son gün kaydı yaptırıp danışmana gittim odasında yok.. 4e kadar bekledim, yine yok, ben de mecburi gittim artık, çünkü zaten 5e kadar mesai. ertesi gün yine gittim "bir ara toplantım vardı ama 5e kadar burdaydım ben."

adamı dövesim var şu an. sonra dilekçedir bokumdur, sürekli kayıt peşinde koşturdum, hallettim de. sonra kaydın onaylanması 2 hafta sürdü. bir 2 hafta da online kaydın tamamlanması sürdü am hala bitmedi, hala onay var ama kayıt yok. hala derslere giriyorum sınavlara giriyorum ama belki boşuna.

üstüne bugün saçma sapan bir nedenden dolayı kopya niyetine kağıdı aldılar. işaret filan koydular sanırım ama emin değilim. sadece başakla hesap makinası hakkında konuşuyorduk, yahu son bir iki dakika, onun da hesap makinesı yok diye benim eski emektarı vermiştim, kullanamadı. sınavda da sürekli aldı zaten hesap makinemi, ama herif gitti son iki dk kopya diye aldı kağıtları. hocayla konuşacağız bakalım nolacak..

sinirliyim yahu. birazdan yine işe gideceğim 11 buçukta geleceğim eve. insan yoruluyor yahu. araba olsa fena mı olur :(

neyse, kısmet artık, gideyim bir iki kitap filan okuyayım. dikkat eyleyin.

orda bir sinir küpü var
brakulla

araba lazım..

29 Temmuz 2010 | | 0 fikir

O kadar ara verdikten sonra yazmak hoşuma gitti sanırım.

Göbek erimez mi yahu? Eritemedim gitti. Tutamıyorum ki kendimi, yemek çok güzel bir şey..

Yarın sınav var, kimyadan. Çalıştım mı çalışmadım mı bilmiyorum, haydi bakalım hayırlısı..

Yalnız hissetmek istemiyorum kendimi. O kadar sıkıntılı oluyor ki yalnızken her şey. Ama yalnız gibiyim de. Bir kişi dışında, gerçekten yanımda olmayı düşünen tek insan dışında. Arkadaşlarım beni sallamaz, ailemde sadece evin küçüğü rolü. Sıkılmış olabilirim bu tür şeylerden ama değiştiremiyorum ki de. Hem okul hem iş var şimdi. Kendime bile vaktim olmuyor şu sıralar, bunu gecenin bir vakti yazıyorum yarın sabah sınavım varken.

Bilmiyorum aslında böyle yoğun olmak da mutlu ediyor sanki, işe yaradığımı hissediyorum, para kazanıyorum, derslere çalışıyorum. Ama yoğun geldi sanki bu da.

Gerçi şu an bir araba çok iyi olurdu. Belki de biterdi bütün dertlerim. Çünkü o yol uğraşları.. Okuldan ulusa gitmem, en kısa bir saat sürüyor. Yahu gecenin bir yarısında da çıkıyorum ordan. Tabi beni anlamıyorlar ki, yani haksız da değiller, başlarında bir sürü iş var, ablamın düğünü filan. Ama arabaya ihtiyacım cidden var, küçük babasının eline bakan züppe çocuk isteği değil bu. Nitekim züppe olacak imkanlarım hiç olmadı zaten. Her neyse, bir tane dandik araba, mesela punto, gaz bile taktırsak olur yahu. Arabanın iyi olmasına gerek yok, ayağımı yerden kessin yeter.. Geceleri rahat gideyim eve, okul sınırlarının dışına çıkmam yarım saatimi almasın, sakin sakin yaşayayım hayatımı.

Para kazanıyorsun, kendin alsana.. Nasıl alayım lan, o kadar ciddi bir iş değil, düğün salonunda büfeciyim =) Düğünlük 15 tlyle nereye araba alınır ki? Çok şükür acayip iyi oluyor tabi o gelen para. Ama araba lazım bana, psikolojim bozuldu bu yol yüzünden..

Yine Bob Marley, yine blog =) Hoşuma gitti yahu bu rituel. Belki böyle devam eder.. Birinci geleneksek sıçma yarışması..

Uykum gelmiş yahu, yavaş yavaş anlatırım, boşlukları doldururum artık, azıcık kitap okuyup uyurum şimdi..

görüşürüz

orda bir uykucu var
brakulla

Bob Marley

28 Temmuz 2010 | | 0 fikir

Yazmayı pek çok özledim galiba ben.. Ben bile bilemedim hatta bunu. Ama vaktim yok ki. hem uzun zamandır yazmıyorum da.

Aslında yazmayı da beceremiyorum çaktırmasam da bunu =) farketmişsindir ya zaten neyse sen de çaktırma..

Böyle içim pek bir dolmadan yazamıyorum sanırım. Yazmaya çalışınca da saçma şeyler oluyor boşken. Boş yazıyorum haliyle.

Dolunca da vaktim olmuyor çünkü zaten vaktim olmadığı için doluyorum (+5). Hafta içi üç gün sabahın körü, her gece gecenin yarısı. Hafta içi her gün ders var, hafta içi her akşam ve hafta sonu bütün gün iş. Ne anladım ben yaşamaktan? İşte allahtan okul iyi hoş da ot gibi yaşamıyorum.

Yine de biraz stresliyim sanırım ben.

Niye daha önce yazmadım? Çünkü üşendim, bilemedim, sıkıldım falan filan. Tamamen koptum gibiydi hatta burdan. Ama gel gör ki şu an Bob Marley dinleyerekten yazıyorum, mutluyum.

Saçmalamak en iyisi, saçmalamamak ise daha da iyi.

Ben kaçayım mesela şimdi, sözde ders çalışacağım. Yine oyalanıyorum. Neyse çalışacağım. Sınav var Cuma. Bugündü vardı da n'oldu? Sınavın tarihini dün öğrendim.

tamam gidiyorum

orda çalışkan(!) biri var
brakulla

bebeğim

05 Temmuz 2010 | | 0 fikir

Şimdi evdeyim. Eve gelene kadar belki 100 kere bu yazdığıma giriş düşündüm. Ama hepsini unuttum, o yüzden böyle başlıyorum. Saçma sapan şeyler yazabilirim, anlamazsan zaten yapacak bir şey yok, yine unutacağım.

Belki de sevmek için en yanlış adamı seçtin. Belki bir iki daha kötü seçim vardır. Ama ben sana kendimi anlatamam, özünde anlatmak istediğim şey bu. Bilmiyorum zeka mı, geri zeka mı, otizm mi, ben gerçekten çok fazla düşünüyorum. Düşündüğüm şeyler genelde senin ya düşünemediğin, ya da düşünmeye değer bulmadığın şeyler. Böyle saçma sapan şeyler hakkında düşünmek de elimden gelen bir şey değil. O kadar çok düşünüyorum ki. Ne bileyim, alakasız şeyler ama düşünüyorum. Böyle olunca hiçbir şeyi aklımda tutamıyorum. Ben bile her gün kendi hakkımda şeyler öğrenirken sen nasıl beni tanıyacaksın ki? Belki tanıyamayacaksın bile, 100 yıl da yaşasak..

Niye söyledim bunları, çünkü ben o kadar fazla düşündüğüm için insanlardan ayrılıyorum. Dedim ya aslında çok şey düşünüyorum senin için diye, gerçekten öyle. Benim sorunum unutmak. Aynı nedenden ötürü, çok şey düşündüğüm için, senin için düşündüğüm şeyleri unutuyorum. Belki yüzlerce kere aynı şeyi yapmayı planlayıp, belki yüzlerce kere girişimde bulunup unutuyorum. Sen de hiçbir şey görmüyorsun o yüzden. Belki yazdığım ilk şeye karşı çıkacaksın, yanlış adamı seçtin. Bence karşı çıkma, gerçekten yanlış adamı seçtin. Belki hayatın boyunca senin istediğin şeyleri veremeyeceğim sana. Ne kadar çok istesem de.

İnsanlardan ayrılıyorum dedim ya, aslında ben korktuğum bir yaşamım var. Seviyorum şu an hayatımı, ama yaşamaktan korktuğum bir hayatı seviyorum. Sanki sadece kendimi kandırıyorum. Ben, sadece kendimi soyutlarsam gerçekten rahat olabiliyorum. Hiçbir şekilde diğer insanlarla iletişim içinde olmamam lazım. Bildiğin klasik asosyal bir insanım ben, sadece böyle yaşamam gerektiği için böyle yaşıyorum. Bilmiyorum bu yaşadıklarım için belki şükredeceğim ama özümde böyle değilim ben. İyi ki değilim, yoksa sana da sahip olamayacaktım.

O kadar çok şey düşünmüştüm ki eve gelene kadar, hepsini unutmuşum.

Ben senin istediklerinin her birini düşünürken yapamamak, ya da şöyle açıklayayım: deli olduğunu düşün, ya da herhangi birinin deli olduğunu düşün. Üzülmez misin haline? İçinde azıcık insanlık olan herkes üzülür bir delinin haline. Peki kendin deliysen ve bunun da farkındaysan?

Kendime yardım edemiyorum artık. Hep pozitif olmaya çalıştım, bu güne kadar da belki bu sayede geldim ama sanki artık olmuyor. Nedenini bilmiyorum, olmuyor.

Bu söylediklerimin hiçbiri seninle alakalı değil. Aksine, seninle alakalı kısımlar bunların tam aksi, ilginç bir şekilde.

Seninleyken rahatım, mutluyum. Eğer sen de mutluysan tabi. Seninleyken yaşadığım hiçbir şeyden korkmuyorum, pişmanlık duymuyorum. Daha böyle söyleyebileceğim çok şey var ama şimdilik hepsini unuttum. Belki sen en yanlış insanı seçtin sevmek için, ama ben en doğrusunu seçtiğime eminim.

O otizm videosunu izlediğimden beri, benim de otizmli olduğumu düşünüyorum. Böyle düşünmem için bir sürü neden var ama yine unuttum.

Belki şu ana kadar bu kadar çok unuttum dediğim için bana kızıyorsun, belki acıyorsun bilemem, ama gerçekten elimde değil. Emin ol, hayatımda yaşadığım hiçbir şeyi unutmamayı o kadar çok isterdim ki. Bunun ne kadar dehşet veriri bir şey olduğunu bilmeme rağmen.

Hayatımda kalıcı olmasını tek istediğim insan ya da şey, sensin. Sadece sen kal yanımda. Bilmiyorum sana istediklerini verebilir miyim. Hatta bence veremeyeceğim de, ama yine de sna ihtiyacım var. Bleki yanımda olmayacaksın bütün hayatım boyunca, ama benim bütün hayatım boyunca, yaşayabilmek için, sana ihtiyacım olacak. Benden beklediğin şeyler aslında olağan şeyler, belki de olması gereken şeyler ama yapamıyorum. O kadar çok istememe rağmen yapamıyorum.

Az önce, belki yarım saat öncedir bilmiyorum, seninle ayrıldık, tunusun başında, yaz okulunun ilk günü, sen arkadaşlarınla buluşmaya gittin. Ben o andan bu yana düşündüklerimi yazmayı düşündüm, sen istedin diye değil, yine unutacağımdan emin olduğum için. Sadece sen de bil istedim. Bilmiyorum işe yarar mı.

Tek istediğim şey aslında, benim farklı olduğumu bil. Aslında bu senin düşündüğün ya da bildiğin anlamda farklılık da değil. Sadece farklı olduğum bil, ben normal biri olamadım. Senin istediklerin belki oldukça normal şeyler ama ben senin istediklerini verebilecek kadar şey hatırlayamıyorum. Hatırladıklarını nasıl hatırlıyorsun? Ah bir bilsem.. o zaman hayat daha kolay olmaz mıydı? Bir şekilde senin daha kolay hale getirirdim eğer hatırlayabilseydim.

Senin yanında ve seninle olmak istiyorum.

Aslında biliyor musun, şimdi aklıma geldi, senden belki de istediğim bir iki şey vardır. Mesela bugünkü gibi, ayrıldıktan sonra anında gitme. Bir kez olsun dönüp bak. Buna ihtiyacım olabiliyor. Her zaman böyle yapıyorsun demiyorum, ama çoğunlukla bakmıyorsun. Üzülüyorum. Yapmana da gerek yok zaten, ben sadece üzülüyorum.

İçmemiş olsam sanırım bunların hiçbirini yazamazdım. Belki yine anında unutackatım. Belki yine ilk yazdıklarımı unuttum. Umarım yazdıklarım bir işe yarar.

Dediğim gibi, sen yazmamı istiyorsun diye değil, unutmamak için yazdım.

Seni seviyorum.

Kendine dikkat et.

orda bir otizmli var
brakulla