eskinin fotoğrafı nelere kadir

29 Ağustos 2011 | | 0 fikir

Bugün eski birkaç fotoğrafa baktım da, bir garip oldum.

Haliyle insan değişiyor, böyle başkalarıyla tanışıyor, başka yerlere gidiyor, başka alışkanlıklar ediniyor.

Bende hepsinden çok çok değişmiş ki ben çok değişmişim. Ne var ki hala o fotoğraflara bakınca o zamanki duygularımı hatırlayabiliyorum. Çok farklıymışım, eksikmişim ben. Belli ki şimdi olan bir şey yokmuş o zaman ve içimde boşluk varmış.

Aslında ne de güzel doldurmuşsun içimdeki boşluğu.. Bak öyle değilim artık. Kendim bile bilmesem de artık daha iyiyim, daha mutluyum, daha adam oldum.

Yaptıklarımı bilmiyorum, hatırlamıyorum, ama kendimi hatırlıyorum, daha ezik, daha çekingen. Artık güvenebiliyorum kendime. Yapmam gereken şeyler olduğunu biliyorum. Bu seferki sorun da farkındalık. Bilgi açısından daha aydın da olsam farkındalık oluşmamış hala, yapmıyorum o yüzden.

Okuduğum bir kitapta diyor bunu, farkındalık diye. Anlamını açıklamaya gerek yok şimdi, anlamak zorunda olan yok çünkü. Ama bir şeyler yapma zamanım gelmedi mi?

Ne alaka yahu, nerden nereye geldim. Ama bunları o fotoğraflara bakarken düşündüm ben. Eskiden hissettiklerimin yanında şu an o kadar güçlüyüm ki. O kadar çok bilgi edinmişim ki.. Neden kullanmıyorum?

Eğer bir katkıda bulunabilirsek varlığımız anlam kazanır, var olanı devam ettireceksek biz olmasak da devam eder bir şekilde zaten. Bunu bana staj yaptığım yerde birisi söyledi. İlginç ki unutmadım hala.

Bir şeyler yapmak istiyorum. Kitap okumak, saçma sapan devrelerle uğraşıp adam etmek.

Kendimi geliştirmek istiyorum ben. Bundan, şu an yaptıklarımdan çok daha fazlasını yapabilirim. İrade eksikliğinin önüne geçmeliyim.

Madem artık daha adam olmuşum, irade olmadıktan sonra hangisinin anlamı var ki? Birilerine anlatıp artizlik yapmak mı anlamlı? Yoksa katkıda bulunmak mı.

Herkese kolay gelsin, bir şeyler yapasım geldi.
Heves olarak kalmazsa muhteşem.

İyi geceler.

orda bir adam var
brakulla

bir yerde okumuştum

20 Temmuz 2011 | | 0 fikir

Bir gün, bizim oğlanla sevdiği kız, tenis oynamaya gelmiştir. Kız ilk defa deneyecektir tenis oynamayı, bizim oğlan da önceden bildiği için ona gösterecektir. Nitekim tenis oynamaya karar vermelerinin sebebidir bu, bizim oğlan tenisi sever, sevdiği kıza da tenisi öğretmek ister ki birlikte oynasınlar. Kız da en az oğlan kadar heveslidir bu işe.

Ne var ki, son günlerde araları pek iyi değildir. Biraz gergindirler.

Yine öyle başlar, ilk buluştukları an hafif bir gerginlik vardır. Çocuk bir iki şey gösterir, zaman geçtikçe gerginlik de azalır.

Kızın spora olan yeteneği sayesinde tenisi çok çabuk kapar ve bizim oğlan ne gösterdiyse büyük beceriyle yerine getirir. Bir süre, birkaç saat böyle gider bu.

Sevdiği kız yorulunca, bırakırlar tenisi. Yanyana otururlar, bir şeyler yiyip içerler. İşte o zaman başlar.

Önceden kalan gerginlik, konunun açılmasıyla tekrar baş gösterir, hava bile gerilmiştir artık. Bu sefer yüzyüze gelince gerginlikleri azalan çiftimiz, uzaklaşınca yaşadıkları gerginliği yüzyüze de yaşarlar.

Der ki sevdiği kız, artık buluşup düzeltsek bile ertesi gün yine ayrılık konusu açılıyor. Ne anlamı kalıyor ki..

Zaten gerginlik esnasında, tartışırken de demiştir sevdiği kız, fazla bağlanmışım sana, artık böyle olmasın. Benim kadar değer vermiyorsun, belki verdiğim değeri hak etmiyorsun diye anlamıştır bizim oğlan sevdiği kızın söylediklerini.

Ama sevdiği kız da seviyordur, bizim oğlan da. Ayrılmak istemiyorlardır.

Ara vermeye karar verirler.

Bizim oğlan sevdiği kızı arabasına bırakır, evine döner, ve sevdiği kızdan önce yaptığı gibi kendini bilgisayar oyunlarına verir..

orda bir adam var
brakulla