Günlerden bir gün, Adam'ım biri odtüye gelecekmiş...
Şaka maka geliyor yau. Bugün aldım haberini, nasıl mutlu oldum, nasıl mutlu oldum. Adam'ın biri dediğim de Adam Fawer, kendisi hayatımda okuduğum en muhteşem kitabın yazarıdır.
Hayatım boyunca okuduğum en iyi kitap derken abartmıyorum. Olasılıksız gerçekten öyle benim için. İçindeki fizik öğeleri olsun, kurgusu olsun, anlatım tarzı olsun, pek haz vericidir. Her ne kadar ondan bundan daha çok kitap okumuşumdur diyemesem de az da değil galiba okuduğum kitaplar. Bunların için nice ünlü kitaplar, nice sevdiklerim de vardır; ama ve lakin, en muhteşemidir, Olasılıksız.
Bir yandan da Empati'nin yazarı bu Adam. Zaten Olasılıksız ile Empati yakın tarzlarda. Empati de hani ilk 5'e girer gönlümde.
Bizim okula geliyormuş yauauauau. 4 Kasım'dı sanırım,hem söyleşi, hem imza günü niyetine.
Şşaoshşacsjşgfıbsudlgfxdmklfsjdcz.
Çok mutluyum. 30 tane imzasını alırım ben onun. Eğer konuşmayı becerebilirsem de konuşacağım -saçmalasam da anlar o, zeki Adam'dır-.
Bu mutlu haberin keskin bitişi olsun istemedim, hafiften bitireyim dedim, ve biricik güzel insana, Ayşegül'e, bu haberi hemen bana ulaştırdığı için dünyalar dolusu teşekkür ediyorum.
Beeeeebeeeğim, sana teşekkür ederim.
orda bir Adam var
brakulla
not: sarı yaptım ki dikkat çeksin
Adam'ım
bu ne lan!
Bu ne biçim hayat ki?
Depresiflikten demiyorum bunu, normalde polyanayı sonuna kadar savunan biriyim. Ama niye böyle ki? Ne bileyim, polyanada o sabır olmasa o da isyan edermiş, o da dayanamazmış bence. Ben de o sabır yok halbuki, insanın bazen lafayı yiyesi ona buna saldırası geliyor. Hani şimdi saldırmak istediğimden, birkaç gündür, hatta daha fazlasıdır yazamıyorum, buna bahanedir.
Özür dilerim sayın çok az sayıdaki okur.
Hırs yaptım lan! İzleyenimi artıracak şeyler yazacağım. Daha durun siz, sıkı durun.
orda bir b.k var lan!
brakulla
not: deli küfür kullanan insanlardan değilim, sadece şu günlerde bu ikili pek hoşuma gidiyor, şekilli, döne döne yukarı çıkan ve en sonunu virgül misali yukarı kanca misali de sayılabilecek bir şekille bitiren b.k ve lan kelimeleri.
çevir lan sayfayı
Birkaç kayıt önce -belki de bir önceki- bir yazı buldum demiştim, paylaşacağım demiştim.
Yalan oldu o iş, bulamadım yazı mazı. Kısmet değilmiş n'aparsınız. Eh her şeyi kısmete bağlayan bu zihniyet sizlere kısmetin getirdiği bir şarkıyı sunmadan edemez
Bob Seger - Turn the Page
Şarkıyı pek bir beğenmekle birlikte ilk dinleyişim Metallica'dan olmuştu. Pek de severim aslında Metallica versiyonunu ama bu daha bir hoş geldi bana, daha bir eskilere yönelik.
orda biri var lan!
brakulla
atarım ulan
Herkese atarlıyım bugün.
Ona atarlıyım, buna atarlıyım, sana atarlıyım. Herkese atarlıyım. Depresyondayım hacı. Niye depresyondayım onu da bilmiyorum. Okula sinirliyim, ablama anneme sinirliyim, birkaç arkadaşa sinirliyim, öyle yani.
Psikopatlık potansiyelim oldukça yüksek şu dakikalarda. Daha sonra da böyle devam ederse s..tık.
Yarın yüzmeye gideceğim, umarım yardımcı olur.
orda s..an biri var,
brakulla
reklamlar...
Böyle blogu karıştırırken şu reklam şeysilerinden gördüm. Reklam verebiliyormuşsun, adsense midir nedir sayesinde. Denedim, salak bir şey mi, tehlikeli bir şey mi bilemedim ama denemekten zarar gelmez ilkesiyle şöyle bir bakarken bir de baktım olmuş bile. Eh dedim, kısmet dedim, yardım edin de azıcık para kazanayım dedim =)
orda bir reklam var
brakulla
onsuz yapamam derken...
Pek zor yazılıyor sanki okul varken.
İnsanın işi oluyor hep, yorgun oluyor. Bir de havalar tam böyle geçiş döneminde, hastalıktan kurtulamıyorsun, onun kırgınlığı oluyor. Bunlar yüzünden de uykunu alamıyorsun. En azından ben daha hiç alamadım okul başladı başlayalı. Gerçi ben yazın 21 saat filan uyuyordum belki ondandır.
O değil de, onca zamandır, belki yıllardır, ilk defa müzik dinlemeyerek eve yürüdüm Kızılay'dan. Hayatımın son 5'ten fazla senelik dönemi Kızılay'dan eve yürümek ve tersiyle geçti. Bunların hiçbirinde -mp3'ün pili bitmediyse tabi ya da kaybetmediysem mp3'ü- müziksiz değildim. Her fırsatta dinlerdim. Kim bilir kaç şarkı dinledim bu sırada?
İlk defa bugün müzik dinlemeden sakin sakin eve geldim. Mp3 çantamda kaldı.
Her şeyin bir ilki varmış.
Bir de bir adet yazı buldum. Eğer kaybetmediysem bir dahakine onu da yazarım, yorumlarınızı da beklerim.
orda bir b.k var,
brakulla
bulamadım başlık
Baktım şimdi biloga, Ekim'in 10'u olmuş ama pek az yazmışım bu ay.
Neden mi? Okul başladı da ondan. Yardırıyor okul, o yüzden pek vakit bulamıyorum. Kim bilir belki başkaları da böyledir ve okuyamıyordur derdim de zaten okuyanım var mı ondan da emin değilim.
O başka konu, boşver şimdi onu, ders çalışmak lazım ders. İki hafta geçti, anca bir şeyler anlamaya başladım. Öncesindeki bir buçuk yıllık yatış rehavetinden sonra anca açılıyorum.
Ama ilginç açılıyorum. ÖSS'ye girmiş bulunanlar bilir -ÖSS'ye çalışmış bulunanlar demek doğru galiba- ders çalışmaktan insanın beyni pek bir aktifleşir, her yerde her şeyi düşünür hale, hatta abartınca merdiven çıkmak mı yokuş çıkmak mı daha fazla enerji sarfettirir diye düşünür hale gelir. Benimki bu sene okulun açılışından iki hafta sonraki defter geçirme seansında yine bu hale büründü! Hani bürünür de defter geçirirken mi?
Neyse, zaten kendisi genelde anormal bir yaşam biçimi seçiyor, pek karışmıyorum ben de, rahat rahat hayatını yaşasın.
O değil de bu sefer yardırmayı pek kullandım. Ama buna laf yok, istediğin her kelimenin yerine koyabiliyorsun. Bence dilimizdeki en kullanışlı kelimelerden biri. Her ne kadar farklı yönlere çekilmesi kolay da olsa...
orda biri yardırıyor,
brakulla
takım
Hafta sonu nikah vardı benim kuzenin.
E gittik haliyle, o kadar kuzenimiz. Gerçi o kadar da samimi değilimdir. Düdük gibi gitmedim tabi, kot pantolondur filan değil, bir gün önceden alışverişe gittim, aldım mis gibi takımları. Bildiğin takım elbiseyle gittim.
O değil de kimse tanıyamadı beni. Akrabalar filan, kim bu diye bakıyorlardı. Sonra söyleyince de “Eneeeeem sen Burak mısın kııııı?”
Nikah da Acity’deydi, İstanbul yolundaki –yanlış olabilir-. Nikah salonu en üst kattaymış, merdivenlerden çıkarak gidince bütün yemek “dükkanlarının” önünden geçiyorsun. Öyle lakayit bir ortamdan takım elbiseyle geçince millet de sana bakıyor hani. Kaç kız beni kesti ordan geçerken, ahh…
Bir de tıraş oldum, kirli sakal yerini yarım saat uğraşı sonucu keçi sakala bıraktı. Galiba biraz büyük gösterdi bu beni ki şaşırtıcı tepkiler aldım.
Şöyle ki; ablam nikaha sözlüsünü de getirmişti. İkisi de benden 6 yaş büyükler. Buna rağmen yan yana dururken beni ablamın sözlüsü sanıyorlardı bizi tanımayanlar. Beni ablamın abisi sanan bile çıktı.
Benim de bir taraflarım tavan yapmadı değil, havalarda gezdim eve gidene kadar.
O değil de bu “o değil de” lafı her tarafıma takıldı, paso söylüyorum.
Birileri öper sizi, kim ki acaba?
o değil de orda bir adam var, brakulla
haftalık
Bu hafta var ya, öldüm, yoruldum, dirildim.
Malum, bu hafta okul başladı. Aslında herkesinki başladı ama sanki benimki bir farklı başladı.
Şöyle ki güzelim insanların dersleri arasında bir iki saat boşluk oluyor. Benimkinin niye 6? Sabah 8:40 - 9:40 ilk ders, 15:40 - 17:40 ikinci ders. Kolaysa daha fazlasını bulun.
Hani sadece o değil, Çarşamba günü 7 saat dersim vardı. Salı günüm boştu, pazartesi derse giremedim. Böylece ilk dersime Çarşamba girdim. Salak saçma işler değil mi sanki bu? Rezalet bence. Hatta bütün okul sistemi rezalet.
Tabi bu saçmalıkların üstüne benim de vıcığım çıkmadı değil hani. Öldüm yau. Zaten hafta içi 4 gün 8:40ta başlıyor, sabahın körü. Üstüne tek erken biten de bugündü, Cuma yani. Arada kitap da aldım, bir arkadaşın kafası kadar(!), taşı taşı taşı taşı taşı....
Yarın hafta sonu filan ama yok, değil aslında. Yok öyle bir dünya. Ben var ya ben, salak gibi yarın sabah 7 buçukta maça gideceğim. Pazar da gidebilirim yine böyle 7de filan. Bu durumda bana uyku yok, öleyim ben ama uyumak yok.
O değil de artık gideyim de biraz uyuyayım sanki, saat daha sekiz ama uyku her tarafımdan akıyor.
orda bir adam oluverdi
brakulla
