kitap okuyunca insan değişmez mi?
böyle kitaptaki dünya gerçek olur, sen de orda yaşarsın ama aynı zamanda yaşamazsın, sadece izlersin olanları..
izlemek gibi de değil, böyle okursun, ama görmekten daha yavaş okursun, video izlemekten farklı, daha yavaş ve daha oturaklı gelişir olaylar. içine alır seni, gerçek dünyan değişir.
yazarlara saygım sonsuz, ama iyi olay yazarları ayrı değil mi yahu? bazı kitaplarda okurken olayların bir kısmı hoppidik olup biter, ama geri kalanı normal hızdadır, anlamazsın, nereloloyor dersin. bazı kitaplarda da o hız, olayların akışı o kadar güzel ayarlanmış olur ki, okurken yaşarsın çünkü okurken yaşanır onlar, farklı bir zaman diliminde değil. sen ne kadar hızlı okursan o kadar hızlı gelişir.
bir dakika önce takip ettiğim blogların birinde, blog yazarı o kadar güzel bir olay parçası yazmış ki, inanılmaz hoşuma gitti. olay değil sadece, betimleme de var, durum da var. hepsini o kadar güzel anlatmış, resmen yazdıklarını yaşadım, ordaymış gibi.
durum anlatıyor, ama o sırada olay devam ediyor, bunu hissediyorsun okumak yerine. her şeyi en ince detayına kadar anlatmamış, ama o kadar hoş kıvamda anlatmış ki, doldurmakta hiç zorlanmıyorsun boşlukları; hatta doldurduğunu farketmiyorsun bile.
ne bileyim, bu çocukta sağlam yetenek var. saygı duydum.
belki ilerde onun kitaplarını okuruz. nitekim, böyle devam ederse, ben seve seve okurum. dünyyyaaaa okur =)
orda bir adam var
brakulla
saygım sonsuz
büfecilik
şimdi düğündeyim, işteyim yani. sıkıldım, aklımda da sürekli sen varsın yine her zamanki gibi. işler kesat, çok da umrumda değil o ayrı mesele, ama çok sıkıldım yahu. zaten üzgünüm biraz...
içimde bir sıkıntı var niye olduğunu bilmediğim. sanırım çok fazla sıkıldım burda.bir haftadır gelmiyordum ya, dün de az kalınca burda, olmamaya alışmışım.
çok özledim yahu seni..
bugün eve gittik ya hani, başta anahtarı bulamadık, yönetime gittik falan filan, neyse, uzun sürdü ordaki işimiz. o yüzden bir süre mesaj filan da yazamadım zaten. neyse işte eve baktık, pek hoş yahu. ama yatak odaları biraz küçük sanki, azıcık daha büyük olmalıymış galiba.
oraya giderken, annem dedemlere gidip arabayı alacaktı, bizim arabamız olmadığından -birkaç ay önce ablamlara ev alırken satmıştık- başka türlü yol yok gitmek için. annem gitti, ben de babamla bizi alacakları bir yere gidip bekledik. babam kullanır bizde normalde arabayı ama beli sakattı, o yüzden hem arabadan hem de dedemlere kadar yolculuktan korktu biraz. annem tek başına değil de dedem ve anneannemle geldi, dedem kullanıyordu arabayı, geçen hafta babam acemilik yaşayınca dedemin arabasıyla, dedem ben kullanayım demiş, hem evi de görürüm. 5 kişi gittik işte. eve bakmamız bitince annemle anneannem evin dışındaki şeylerle ilgilenmeye devam ettiler. dedem de bana hadi arabayı getir buraya dedi. araba opel astra seda, eski model. yahu ne kadar hoşuma gitti anlatamam. maşallah. hem kolay kullandım, hem de özlemişim yahu. yani arabanın güzelliğinden değil, araba olayının güzelliğinden. oldukça haz aldım =) inşallah ablamlar evlenince biz de bir iki aya alacağız.
şimdi bu kadar şey anlattım da pek belli olmasa da bunun asıl amacı arabaydı =) ama ben bugüne kadar iki araba kullandım. biri fiat palio, araba kullanmayı bunda öğrendim, ehliyet kursunun arabasıydı. oldukça dandik araba bence. yani hata payın çok yüksek, araba algılamıyor ki. zorluyorsun arabayı. küçücük bir de zaten, zor sığıyorum içine. bir de bizim arabamız işte toyota corolla vardı. toyotaların genel özelliği ve corollanın da uzman olduğu konu hassaslık. araba o kadar hassas ki, en küçücük tereddütünü bile hissediyor. hani ne dersen anında yapıyor, o açıdan bir gram sorun yok, ama ben o kadar da kasamam ya araba kullanacağım diye.. şimdi de işte dedemin arabasını, opel astra'yı kullandım. yahu opel güzelmiş. yani ne aşırı hassas toyota gibi, ne de palio gibi dandik. ne bileyim. ne dersen yapıyor yahu anında bu da. ama aşırı hassas olmadığı için kasmıyorsun da kullanmak için.
neyse pek çok geyik yaptım galiba. sustum.
hani ablam evlenince dedim de nasıl çekiyorum evlenmelerini anlatamam öte yandan. yahu ne dert oldular bana. bu işe bağlandım ve tek başıma yürütüyorum. üstelik de azıcık parayla. ablam psikopata bağladı ya da hep böyleydi de ben tanımıyordum. resmen illallah ettirdi bana. bir an önce evlenip gitsinler mümkünse. çok artizlik yapmaya başladı, sinirleniyorum artık.
şu an da sanırım en çok istediğim şey de sanırım araba, senin dışında tabi ki. arabamız olsun da hep beraber rahatlayalım yahu. kimseyi sallamam sanıyorum altımda araba olduktan sonra.
hani şimdi sallamam dedim de, altımda olunca işte. bakalım ne zamanlar altımda olacak. sanki bana pek kalmayacak gibi geliyor. annem işe gidecek ki işi taşınacakmış iki ay sonra, eskişehir yolunda bizim okulun karşısında bir yere.. umarım servisi olur.
öte yandan sen de ehliyet alacaksın yakın zamanda inşallah. ehliyet alınca deden de araba alırsa sana pek bir muhteşem ve hoş olur yahu =) aslında hangimizin arabası olursa olsun, ikimiz de aynı miktarda faydalanırız gibi sanki =) yani benim arabam olursa ve kullanabilirsem, seni de alıp bir yerlere götürürüm haliyle, nereye istersen üstelik =) sen alınca da umarım beraber kullanırız =) yani sen alışana kadar tabi =)
araba olsun da hep sen kullan yahu, benimki geyik.
şimdi mesaj atmışsın, yalnız hissediyorum, yanımdasın, bırakmadın değil mi diye. ben seni nasıl bırakayım yahu? tabi ki yanındayım
ama ne yazık ki kontörüm yok ve haliyle bunu sana söyleyemiyorum. ama hep yanındayım, hayatımın sonuna kadar.
niye kendine eziyet ediyorsun ki? yeni hem kendini üzüyorsun hem üzüldüğün için beni üzüyorsun.. sonra ben sana bunu deyince de beni üzüdüğün için bir daha üzülüyorsun.. yahu ne gereği var? yakma kafana, ben hep seninleyim zaten. bırakamam da kolay kolay zaten. neyse, hepsini zaten önceden söylemiştim, söyleyerek değil de birlikte düzeltiriz inşallah bunu.
can sıkıntısından bir saattir yazıyorum yahu =) yapacak bir şey yok ki. sıkıldım. arada bir müşteri geliyor tabi, o yüzden de bölünüp durdu, saçmaladıysam affola.
aslında seni çok seviyorum. niye gideceğimden bu kadar korktuğunu bilemedim ki. sanırım korkman, bana daha zor oluyor. sana zaten zor oluyor.
neyse, yüzyüze konuşacak çok şeyimiz var sanırım, daha çok şey anlatacağım =) şimdilik biraz su içip kitap okuyayım. yaz yaz bir yere kadar..
dikkat eyle meleğim
orda bir adam var
brakulla
dipnot: bu pazar günü akşam büfede işteyken meleğime ithafen yazılmıştır.. anladık lan desenize, lütfen =)
ne yapayım?
bilemedim ki ne yapayım!
dün gece 4te yattım, 10da da kalktım ki babamla annemle kahvaltı yapabileyim. nitekim ikisi de şehir dışına çıkacaklardı birkaç günlüğüne. sonra da uykusuz kaldım tabi. ama bu uykusuzluk böyle uykum geldi lan olayı değil, pek az esnedim hatta. böyle belli başlı mallıklarla kendini gösterdi uykusuzluk. sakarlık -oraya buraya çarpa çarpa azar işittim resmen hatundan-, biraz duygusuzluk, biraz geç algılama.. bunların üstüne biraz da sıkıntılı olunca ikimiz, güzel bitmedi.
halbuki ne kadar da güzel başlamıştı. sabah kalktım, babam tarafından hazırlanan hoş bir kahvaltının ardından hatunla konuştuk, direksiyon dersi vardı, pek heyecanla takip ettim haliyle kendisini.. dersi bitince buluşup tunalıda yemek yedik, annesinin yanına gittik ki akşam sinemaya beraber gidelim. sinemaya da gittik, inception'a -pek bir beğendim yahu-. hepsinde de eglenceli geçti vakit. sıkıntısız belasız. ama akşam yine bu mallığın sonucu, hatun biraz üzüldü. uzak davranıyormuşum. yahu aslında içimde bir gram öyle bir şey yok.
hatunun canı bir şeylere sıkkın. bilemedim ki niye ve neye. biraz değişiklik istiyormuş. bilemedim gerçekten. hani bu değişiklik de uzak duralım filan değil, belki de öyle ama kendisi de farkında değil. bilemedim ki.
neye sıkkın olduğunu bilsem belki bir şeylere de çözüm getirebilirdim.
devreme devam edersem kendisini daha iyi hissedecekmiş, benden daha çok ihtiyacı varmış buna. o zaman ben deliler gibi devre yaparım, derdim o değil, ama bunu söylerken kendi bile emin değil gibi geldi bana. ama riske atmam tabi ki, devam edeceğim.
şimdi de az önce aklıma esince elime geçirdiğim emektar masaüstüyle ilgileniyorum. format atılacaktı, boş cd bulamadım, boş vakit bulamadım, derken sonunda bugün babam gaza getirdi oturdum başına. hatun sürücü kursundayken içini temizledim, akşam sinemadan gelince de attım formatı. formattan sonra ilk iş virüs programı yükledim, sonra ablam yatacağım dedi -ablamın odasında bu emektar-. ben de aldım elime kasayı, odama getirdim, açtım içini.. açamadım ya da.. ne biçim yapmışlar lan bunları! vidayla kapak değil, etle tırnak mübarekler.. canım çıktı birini açacağım diye, beceremedim de.. hani tamam dış kapaklar çıkıyor da, elemanlar sağlam birleştirilmiş. yarın yapayım dedim, bu saatte bütün apartmana ses yapıyordum çünkü. yarın devam edeceğim o yüzden.
belki bu da işe yarar iyi hissetmesi için? bak olabilir ha.. canım benim.
soda bağımlısı oldum büfede çalışmaya başladığımdan kelli.
birçok da kitap okumam lazım, yine sanal ortama daldım.. daha doğrusu elektronik ortama diyeyim.
özledim bir de.
ben de büyük adam olacak mıyım acaba? şimdi ben işin başlarındayken, bu parayı kullanmıyordum, okul yoktu bir şey yoktu, öyle kalıyordu para. birikti haliyle azıcık. sonra da harcadık hatunla. ama o elimde para olması o kadar büyük güven ki.. para kazanmanın kendisinden çok elimde o paranın olması hoşuma gitti. bir daha biriktirmek istiyorum ama sanırım pek şansım olmayacak. iş yeniden açıldı ramazandan sonra derken okul başlayacak, babam izin vermem diyor.. azıcık harçlık zammı isterim diye düşünüyorum, sonra bir de şu öğrenim kredisi çıkarsa, ciddi rahatlık hissedeceğim sanırım. çalışmasam bile haliyle gelen para artacak. bu da biriktirme şansını veriyor. bilmiyorum, bugüne kadar hiç biriktiremedim para. ama elime bu para geçene kadar, hiç para geçmemişti. belki bir şeyleri değiştirir de biriktirebilmeye başlarım. bence başlayabilirim. o zaman rahat etmez mi ki insan? ben ederim.
büyük adam olmakla ne alakası var? şu alakası var -aslında konunun buraya gelmesi lazımdı-, acaba işimi düzgün yapabilecek miyim? hırslarım vardı haliyle her gencin olduğu gibi, abartısız, eksiksiz. ama biraz biraz köreldi bunlar. çünkü elimi attığım işleri pek beceremedim sanırım. ya da bana öyle geliyor. aslında düzeltirim, biliyorum ama bir türlü düzeltmiyorum. gücüm mü yok? bilmem. başlarsam olacak, biliyorum. önümdeki engelleri azıcık atlatsam gerisi gelecek, onu da biliyorum ama.. belki hatun da bu halimi sevmiyordur? o eski halimdir aslında istediği.. olabilir bilmiyorum.
açıkçası büyük adam olmak istiyorum. insanların adımı bilmesine gerek yok. ben yaptığım işleri göreyim yeter. zaten benden mühendisten başka bir şey olmazmış gibi geliyor.. aklıma hiçbir şey gelmiyor yapabileceğim bundan başka. hadi bakalım, bindik bir alamete, gideyoz kıyamete.
özledim, resmen özledim..
seni seviyorum, dude!
o değil de ben geceleri sevmiyorum. aynı zamanda seviyorum da. uyumayı sevmiyorum geceleri, ama uyumayı çok seviyorum bu yüzden sabah da uyanamıyorum kolay kolay, erken yatsam bile. geceleri uyumayıp yaptığım işler ise en düzenlileri. ne yaparsam yapayım, düzenli oluyor. eğer çok uykum gelirse tabi olduğu gibi bırakıyorum, bitirmeden. ama yaparken hoş bir düzenleri oluyor, özeniyorum düzene de. günlük hayatta pek sahip olduğum bir şey değil.
bugün ne yazdım yahu. bu kadar yazmayı planlamıyordum. tam günlük moduna girdi lan bir de burası! bahalım nolacağımış..
hadi bakalım, daha yapacak işlerim var, dexter izlemek, dexter arşivlemek vesaire.. gözlerinizden öperim.
orda biri var
brakulla
yahu
yaz okulu bitti hele şükür yahu..
her ne kadar ingilizcede bir değişiklik olmasa da, kimya daha iyi gibi sanki.. ulan ortalamayı uçurmak lazım aslına bakarsan ama olmuyor.. olsun, her şey yavaş yavaş, zamanı gelince de biz konuşuruz..
orda biri var
brakulla
azıcık rahatladım
biraz rahatladım
ne bileyim lan, çok basit isteklerim var aslında, çok dünyevi.. arabam olsun artık kilometrelerce yürümeyeyim (abartı değil lan, bildiğin kilometreler), ders çalışabileyim, kitap okuyabileyim, param olsun, gezebileyim.. çok mu şey istiyorum lan diyecektim de evet, çok şey istiyorum..
kitabını yidiğim..
sanırım anca bu şekilde uzaklaşıyorum bu dünyadan, haliyle işime geliyor, azıcık kitap okur oldum bu aralar.. maşallah de e mi?
babam da perşembe gelecek, iki gün kaldı lan.. özledim keratayı..
o da rahat olacakmış bu işte, normal memur saatlerinde çalışacakmış, normalde kaç yıldır memurlardan olabilecek en uzak mesai saatlerine alışmış kişilik yoksa kendisi..
bilmiyorum ya, gelsin sanki bir sürü şey çözülecek. adam otorite çünkü. bir şeyde sıkıştın mı, git konuş, adam tavsiye vermese bile konuyu güzel yerlere çekiyor, sen konuşşurken kendini aydınlatıyorsun.. kafanda akp ampülü misali değil tabi.. allah korusun.
bir de müzik dinlemek istiyorum. yeni müzik bulamıyorum lan. 1941 şarkı varmış şu an bilgisayarımda, hepsini ezberledim =|
yeni müzik verin lütfen.. şu aralar her şeye açığım.
saçmalamak namına
orda biri var
brakulla
azıcık da para
artık alışkanlık oldu, her yazışımda Bob Marley dinliyorum.
yahu aklımda bir sürü şey vardı yazmak için ama galiba çoğunu unuttum lan!
taşınacağız inşallah yahu. ben artık burda kalmak istemiyorum. 4 sene çok geliyor bana. gidelim başka yere. hatta gideceğimiz yer de belli, araba da olsa altımda dadından yinmez.
evet konu yine arabaya geldi, istiyorum lan. zaten ikinci ellerine baktım, benzinli (utanma sıkılma yok, tüp taktıracağım) ve düz vites punto baktım ikinci el, 16 20 bin arası. bahalım, kısmetimizde ne varsa o olsun öte yandan da.
sonracığıma babam da haftaya gelecek inşallah, özledim yahu. 6 aydır dağlarda adam, kendi de sıkılmıştır, gerçi çok sağlam bir tablosu geldi bizim eve, çok deli dehşet ha.. çok karizmatik böyle, deli etkileyici..
artık bilgisayardır, oyundur, bunlarla da ilgilenmek istiyorum. okuldan işe, işten eve uyumaya, sabah yine okula. aradaki boş zamanlarda da kitap okuyorum. bilgisayar yahu, özledim yeminlen. neyse arada bir bunları da yazıyorum da rahatlıyorum galiba. ha içimi döktüğüm için değil, yoksa tam içini dökülecek şeyler yazıyorum ya burda. bilgisayarla uğraşabildiğim için mutluyum.. artık duygusal bir bağ var sanal ağlemle aramda. bir de sanal iletişim konusunda hatta iletişim konusunda biraz daha mücadeleci ve becerikli olsam sanırım ortada hiç sorun kalmayacak ama hiç kimse mükemmel değildir.
neyse ben yine azıcık kitap okuyayım.
puslu kıtalar atlası'nı bilir misiniz? ben bildiydim, böyle duyduydum birilerinde, okuyayım dedim, zor oldu lan okuması.. niye bilemedim. neyse, okunmayacak kitap değil kesinlikle, ama yavaş gidiyor azıcık.
öperim lan.. azıcık da para istiyorum, kitaptır, birilerine topukludur, tişörttür almak istiyorum.
hadi görüşürüz millet
orda biri mi var lan?
brakulla
muhteşem! =)
muhteşem! =)
babam terfi aldı yahu =) sabahtan beri bekliyorduk haberini canımız çıktı, allahtan yine bize sorun çıkmadı, hoş oldu =) bakalım, hayırlısı olsun bir zahmet =)
artık arabam olsun istiyorum ben ve giderek güçleniyor sanki bu ihtimal =)
maşallah =) bir de şu kimyayı halletsem..
bu şimdi benim günlüğüm değil mi? yani başka şeyler mi anlatsaydım? mutluyum ama ben bunları yazarken.. hem okumak zorunluluğu da yok allahtan, yoksa eziyet olurdu size zaten =)
daha da mutlu günlerde görüşmek dileğiyle =)
orda bir sırıtık var
brakulla
birileri tişörtümü anladı =)
ulan kafam iyi!
ama içmekten değil ha, yorulmaktan.
bacaklarım ağrıyor, özellikle sağ. her tarafım alerji olmuş terlemekten =|
bugün işte, yine sadece ben vardım. bütün gün, üç düğün. koştur babam koştur. su bitti lan, şu kavurucu günün ortasında su bitti. ne diyeceksin millete?
-efendim küçük suyumuz kalmadı, büyük su var eğer isterseniz..
-o zaman 10 tane bardak versene bana
-efendim bardaklarımız da bitti ne yazık ki
-ohooooo, ne biçim yer lan burası!
git bu saatte(pazar günü akşam 9) dışarda hem su satan hem bardak satan bir yer bul lan
-efendim malesef bugünlük böyle, size denk geldi kusura bakmayın.
düğün salonunun merkez olduğu 200 metre yarıçaplı alanda hiçbir büfede plastik bardak bırakmadım.. gittim hepsini aldım, bin kişilik düğün mü olur yahu.. 200 tane bardak sattım, adamlar hala küfrediyordu bardaksız n'apacak biz diye.. içmeyin efendim.
neyse, zaten alerji olmuşum. çok terleyen biri olduğumu biliyordum da terleyerek kendini öldürebilen tek insan ben olurum herhalde.. terleyince üstümde kuruyor haliyle.
bir de ben biraz destek istiyorum galibe bu iş için. yani millet iyi git bakalım para kazandan fazlasını yapsın istiyorum. yani elbette her şeyde yanımda olan biri var ama o da sürekli bir şeylere kızıyor. ben onun işim yüzünden kızmasını değil, yanımda olmasını, bana destek olmasını, benim o işte daha rahat hissetmemi sağlamasını istiyorum. ama o bunu istemiyor ki, gitmemi istemiyor. gitme o zaman. sonra parasız kalalım, azıcık daha işe yaramaz hale geleyim.
bugün bir kitaba başladım, ya da dün gece sanırım, neyse, Brida kitabın adı. tavsiye ederim. böyle çok güzel şeyler yazmış, hoşuma gitti. orda bir yerde ne yazıyor yazayım:
"zaman'ın gecesi'nde birbirimizden ayrıldığımız sırada, parçalardan birine bilgiyi geliştirmek ve sürdürmek görevi verildi; o parça erkekti.."
"kadınlara çok daha ince ve kırılgan bir görev yüklendi; bu işlev olmadan bilginin hiçbir anlamı kalmaz, o işlev de dönüşümdür.."
"erkekler toprağı verimli, üretken, doğurgan hale getirdiler; kadınlar da tohum ekti ve toprak ağaçlara, bitkilere dönüştü."
içimden çalışmak geliyor, acaba bu yüzden mi? işe yaradığımı bilmek istiyorum.
neyse ben yatayım, saçmalamış olabilirim.
ama önce, bugün birileri tişörtümü anladı =)
iyi geceler gays.
orda biri var
brakulla
